12 Mart 2010 Cuma

ŞİNTOİZM: Ölülere ve Doğaya Tapınma Dini



Batıl Şinto inanışlarına göre Ise'deki bu kaya tapınağını ziyaret edenler ruhlarını arındırabilirler. Oysa bu da diğer Şinto inanışları gibi büyük bir aldanıştır.İnsanın ruhunu arındırıp, kurtuluşa erişebilmesi ancakAllah'a gönülden teslim olup, sadece Allah'ın rızası için yaşamakla mümkündür.
Japonya'nın ulusal dini olan Şintoizm Japon halkına özgü, batıl bir gelenekler dinidir. Şintoizmin özü doğaya, ölülere ve put olarak kabul ettikleri milyonlarca farklı varlığa tapınmadır.

Şintoizm, Japon tarihinin en eski dönemlerinden beri var olmuş, yerel halkın geleneklerinde, dünyaya bakış açılarında, tapınmalarında, törenlerinde her zaman yaşamıştır. Ancak bu dinin kökenleri ile ilgili yazılı kaynaklara ulaşmak mümkün değildir. Bunun en önemli nedeni ise Japonların MS 5. yüzyıla kadar yazı yazmayı bilmemeleridir. Bu tarihte, Çin yazısı kabul edilmiş ve çeşitli konularda ilk yazılı kaynaklar oluşturulmaya başlanmıştır. Şintoizmin başlıca yazılı metni 8. yüzyıla ait "Kojiki" (Eski Nesneler Kitabı)'dir. Nihongi (Japonya Kronolojisi) isimli diğer kitap ise yine aynı dönemlerde Çince kaleme alınmıştır.
6. yüzyıla kadar olan metinlerde Şinto ismi hiç geçmemiş, bu kavram Japonlarca ilk kez 6. yüzyılda kullanılmıştır. Bundaki amaç 6. yüzyılın başlarında Çin ve Kore yoluyla Japonya'ya giren Budizm ile, Japon halkının yerel dini olan Şintoizm arasında bir fark oluşturmaktı. Böylece iki batıl din birbirinden ayrıldı, Japonlar "Şintoizm" ismiyle anılan bir tür milli dine sahip oldular. (Şinto kelimesi, Çince iki kelime olan "shin" ve "tao"dan gelir ve "Tanrıların Yolu" demektir.)

Yine de Budizmin ve Konfüçyüsçülüğün, Japon kültürü üzerinde çok derin etkileri oldu. Özellikle de Japonların Kore Yarımadası'ndaki krallıklarla ilişkiye girmeleri sonucunda, Japonya'da Çin'in kültürel etkileri görülmeye başlandı. Japon prenslerin Budizmi teşvik etmeleri, Budist tapınaklar açmaları, Buda'ya saygı gösterilerinde bulunmaları, 7. ve 8. yüzyıllarda bu dinin toplum içinde hızla yayılmasına neden oldu. Konfüçyüsçülüğün de Budizm gibi Japon İmparatorluğu tarafından desteklendi, halka ahlaki bir öğreti olarak sunuldu. Şintoizmin herhangi bir ahlaki prensibi olmaması, Konfüçyüsçülüğün bu ülkede hızla yayılmasında çok önemli bir etken oldu. Bu iki batıl dinin toplum üzerindeki etkileri, yine batıl bir din olan Şintoizmin zaman içinde güç kaybetmesine neden oldu. Halk Şinto tapınaklarından ziyade, Budist tapınaklara gitmeye, ölülerini Budist rahipler eşliğinde yakmaya başladı.

Şintoizmin bu şekilde yavaş yavaş yok olmaya başlaması, modern çağda Japonya'daki "Şintoyu canlandırma ve eski geleneklere dönme" hareketlerinin de başlangıcı olacaktı. İlerleyen bölümlerde detaylı olarak inceleyeceğimiz bu hareket, Japonya'nın işgalci, emperyalist bir imparatorluğa dönüşmesinde ve II. Dünya Savaşı'nda çok büyük bir yıkıma uğramasında önemli bir etken oluşturacaktı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder