Hindistan'da sosyal yaşama hakim olan sapkın uygulamalar saymakla bitmeyecek kadar fazladır. Her bir inanışın ise çok detaylı ritüelleri, bölgeden bölgeye değişen şekilleri vardır. Ancak bunların içinde en ürkütücü olanı hiç şüphesiz asırlardır yüzbinlerce kadının ölümüne neden olan "sati" (suttee)dir. Bu geleneğe göre kadınlar kocalarının ölümünün ardından kendilerini yakmalıdırlar.
Korkunç sati geleneği Aryanlar'ın Hindistan'ı istilaları döneminde başlamıştı. Tek bir kişi için uygulandığında sati olarak adlandırılan bu uygulama, kitleler halinde, bir kasabadaki tüm kadınların ve kızların dul kalmasının beklendiği durumlarda (örneğin erkekler bir savaşa gittiklerinde) uygulandığında Jauhar olarak bilinir. Kadınların eşlerinin ardından kendilerini yakmalarının nedeni ise "kocalarından önce ölmemelerinin" cezalandırılmasıdır. Jauhar sırasında, kadınlar hiçbir suçları olmaksızın canlı canlı haşlanır, bazıları iki parçaya kesilir ve diğerleri de köpeklere yem edilir. Hindu gelenekleri bu vahşi uygulamayı meşrulaştırmak için bazı açıklamalar da getirmektedir. Örneğin bazı Hindu metinlerinde "Jauhar'ın kadınların savaşılan düşmanların ellerine düşmesini engellemek için yapıldığı" anlatılır.49
Kız kardeşi de drahoma uygulaması nedeniyle çocuk yaşlarında öldürülen Hindistanlı yazar Sita Ararwal 1999 yılında yazdığı Genocide of Women in Hinduism (Hinduizmde Kadınların Soykırımı) isimli kitabında satinin tüm Hindu metinlerinde yer alan, asırlar boyunca Brahmanlarca uygulanan ve halen de uygulanmaya devam eden çok yaygın bir gelenek olduğunu detaylı olarak anlatmaktadır.50 Başta Manu olmak üzere Hindular tarafından ilahi birer vahiy olarak kabul edilen kitaplarda yer alan sati emirlerinden birkaçı şu şekildedir.
![]() (Üstte) Hindu efsanelerine göre hayali ilah Rama'nın eşi, onun ölümünün ardından kendisini ateşe atmış, ancak ateş ona zarar vermemiştir. (Yanda) Sati yapan kadınların anısına yapılan bir anıt. Hindular bu vahşi geleneği yapan kadınların sözde kutsal bir konuma ulaştıklarına inanır, bu anıtlara sunularda bulunurlar. |
Bu eşlerin, üzerinde ölülerin yakıldığı odun yığınına doğru ilk adımı atmalarına izin verin, hiçbir keder olmaksızın gözyaşı dökmeden ve güzelce süslenmiş olarak.51
Kocasının cenaze ateşinde ölen bir sati, cennette sonsuz saadetin tadını çıkartacaktır.52
Kocanın ardından kendisini kurban etmek, bir kadın için yapılabilecek en üstün görevdir.53
Eşe bağlılık gibi doğru bir değeri korkunç bir vahşete dönüştüren sati inancı nedeniyle sayısız kadın asırlardır yanarak hayatını yitirmişlerdir. Hintli kadınlar bu vahşi geleneği kimi zaman kendi talepleriyle, çoğu kez de toplumun baskısıyla uygulamışlardır. Günümüzde sati, Hindistan'da resmi olarak yasaktır, ancak hala yaygın biçimde uygulanmaktadır. Sati vakaları kayıtlara genelde ev kazası, mutfak yangını gibi tanımlarla geçirilmektedir. Bazen de halka açık bir ritüel şeklinde... Örneğin 1987'de Rajasthan'daki Deorala köyünde Roop Kanwar adlı genç bir kadın kocasının cenaze töreninde ateşler arasında öldürülmüş ve sati tekrar tartışılmaya başlanmıştır. Ailesi, yöredeki halk ve pek çok Hindu önder tarafından savunulan Roop'un eyleminin, onun kendi seçimi olduğu iddia edilmiş, bazı kimseler ise genç kadının ailesi ve Brahmanlar tarafından zorla yakıldığını söylemişlerdir.54
NZZ, 1 Nisan 2003 (üst yanda) İsviçre'de yayınlanan Neue Zürcher Zeitung'da çıkan "Hindistan Kadınını Özgürleştirmek" başlıklı haberde Hindistan'da kadınlara yönelik devam eden ayrımcı uygulamalar anlatılıyor. (üstten ikinci) CNN'de yayınlanan "Hindistan'da gelin yakma geleneği hala uygulanıyor" başlıklı haberde çeşitli sati vakaları ele alınıyor ve sati ritüelinden son anda kurtulabilen kişilerle röportajlara yer veriliyor. Young, her yıl yaklaşık 5000 satinin yaşandığı Hindistan'da, ölümlerin genelde mutfak kazası olarak gösterilmesine dikkat çekiyor. CNN, 12 Eylül 1995 The Independent, 17 Şubat 2001 İngiliz The Independent gazetesi, "Hindular sati tapınakları için yeni statü arayışında" başlıklı haberle ülke genelinde satileri anmak amacıyla yaklaşık 300 tane tapınak yapıldığına dikkat çekiyor. Geçtiğimiz sene bu tapınaklara milli anıt statüsü verilmesi konusu tartışılmıştı. |
Bu yakma eylemlerinde kast sisteminin egemenleri olan Brahmanlar tarih boyunca çok büyük bir rol üstlenmişlerdir. Satiyi teşvik eden, tüm ritüeli organize eden genelde Brahmanlar olmuştur. Günümüzde de sati geleneğinin tekrar canlandırılması için çaba gösterenlerin başında yine Brahmanlar gelmektedir. Ararwal'a göre Brahmanların özellikle diğer kastlardaki dulların katledilmesini teşvik etmelerinin iki temel amacı bulunmaktadır.:
1- Kadınlarını ortadan kaldırarak Brahman olmayan ırkların sayısını azaltmak,
2- Öldürülen kadının mallarının Brahmanlarca kamulaştırılması.
İkinci madde, 1641 ve 1667 yılları arasında Hindistan'ı 6 kez ziyaret eden Fransız seyyah Jean Baptiste Tavernier'nin gezi notlarında da geniş yer almaktadır. Tavernier'nin mesleği kuyumculuktur ve Hindistan'a mücevher ticaretiyle ilgili bir işi nedeniyle gelmiştir. Yazdıkları çoğu kimse tarafından ön yargısız gözlemler olarak kabul edilmektedir. Hatta Tavernier'nin yazılarında Hindistan'a yönelik bir hayranlık sezilmektedir. Ancak diğer tüm gözlemciler gibi Brahman olmayan kastların Brahmanlar tarafından yoğun bir şekilde katledilmesinden dolayı şaşkınlık yaşamış, bunu da notlarında anlatmıştır:
Brahmanlar sati yapacak olan kadına eşlik ederek güç ve kararlılık telkin ederler. Avrupalıların bir bölümü, ölüm korkusunun ortadan kalkması ve yaşanacak acıların yok olması için kadına hislerini yok eden bir çeşit içki verildiğine inanmaktadır. Bu kadınların ölmesi Brahmanların çıkarınadır. Çünkü kadının üzerindeki tüm mücevherler, yüzükler, bilezikler yakılmanın ardından ritüeli gerçekleştiren Brahmanın mülkiyetine geçer. Brahmanlar kadın öldükten sonra küllerinin arasından bu ziynetleri bulmaya çalışırlar.55
![]() Deccan Herald, 8 Şubat 1999 Hindistan'da yayınlanan Deccan Herald'de yer alan "VHP Sati'yi Canlandırıyor" Başlıklı Haber |
Tavernier'nin tasvirleri, yaşanan vahşetin insanın gözlerinin önünde canlanmasına yardımcı olmaktadır. Brahmanların ilk önce kadını kendisini yakmaya teşvik etmeleri, daha sonra onu bizzat kendi elleriyle canlı canlı yakmaları, sonra da küllerinin arasından ziynet eşyalarını aramaları Hindu ritüellerinin gerçekte vahşi bir sömürünün aracı olduğunu göstermektedir. Tavernier'nin anılarında, bu vahşetin detayları şöyle aktarılır:
Üç farklı yerde kadınların yakıldığına şahit oldum: Gucarat, Agra, Delhi. Nehrin ya da su deposunun kenarında sazlıktan ve çeşitli otlardan oluşan birkaç metrekare büyüklüğünde bir kulübe yapılır. Kulübenin çevresine küçük kaplar içinde yağlar ve çeşitli malzemeler konur. Bu malzemelerin amacı yakma işleminin daha çabuk sonuçlanmasıdır. Kadın yarı yatar pozisyonda kulübenin ortasında durur. Başı çabuk yanan bir tahtaya dayalıdır. Bir Brahman onu sırtından bir demire bağlar. Bağlamasının nedeni kadının ateşten korkup kaçmasını engellemektir. Kocasının ölü bedenini kadının dizlerinin üzerine yerleştirirler. Yaklaşık yarım saat bu durumda kaldıktan sonra, yanında olan Brahman dışarı çıkar ve kadın, din adamlarına ateşi yakmalarını söyler. Brahman, akrabaları ve arkadaşları kadının daha hızlı yanıp, acı çekmemesi için çevredeki yağ dolu kapları ateşe atarlar. Vücut yandıktan sonra Brahmanlar küller arasında yüzük, küpe, bileziklerinden kalan altın ve gümüşleri alırlar. Ritüellere göre bu mallar Brahmanlara aittir.56
Bu yapılanlar büyük bir vahşettir ve tüm dünya da satiyi bu şekilde algılamaktadır. Ancak Hindular için sati, ölümün üstesinden gelmeyi seçen sadık bir kadın anlamına gelir ve bu ritüeli gerçekleştiren kadının sözde bir tür tanrıça durumuna geldiği varsayılır.
Hindistan'da binlerce yıl devam etmiş olan bu korkunç geleneği ilk kez yasaklayanların Müslümanlar olması da dikkat çekicidir. Encyclopedia Britannica'da da belirtildiği gibi, sati uygulamasını ortadan kaldırmak için girişimde bulunan ilk yöneticiler, 1526-1707 yılları arasında Hindistan'a egemen olan Müslüman Mogul İmparatorluğu'nun hükümdarları olan Hümayun ve oğlu Ekber'dir.57 Mogul İmparatorluğu'ndan sonra Hindistan'a egemen olan İngiliz yönetimi de sati uygulamasını resmen yasaklamış, 1828 yılında İngiliz genel vali William Bentinck tarafından bu konuda bir kanun yayınlanmıştır. Ancak sati geleneği yok olmamıştır ve halen ülkenin bazı bölgelerinde Hindu geleneklerine sıkı sıkıya bağlı olarak yaşayan köy ve kasabalarda sati uygulanabilmektedir.
Eğitimsiz, cahil Hindu kitlelerin bu vahşeti makul görmelerinden daha da korkunç olan ise, Hindistan'ın en gelişmiş şehirlerinde yaşayıp, okuyup eğitim görmüş insanların arasında bile satinin hala taraftar bulabilmesidir. Hindistan'da her geçen gün daha da güçlenen aşırı milliyetçi gruplar, sati geleneğinin canlandırılması için kampanyalar yürütmektedirler. Örneğin fundamentalist VHP partisinin liderlerinden olup Babürşah Camisi'nin yıkılmasından duyduğu memnuniyeti her fırsatta ifade eden Acharya Giriraj Kishore "Eğer bir kadın eşinden ayrılmaya dayanamayıp, onunla birlikte yakılmak istiyorsa bunda yanlış hiçbir şey yoktur"58 şeklinde açıklamalarda bulunmaktadır.
Deccan Herald gazetesinde yere alan "VHP Reviving Sati" -(VHP Sati'yi Canlandırıyor)" başlıklı bir haberde de günümüz Hindu milliyetçilerinin kadınlara yönelik bu zulmün tekrar toplum içinde yayılması için güçlü bir propaganda yürüttükleri ve iktidar partisi BJP'nin de aralarında bulunduğu Sangh Parivar üyelerinin ideolojik olarak satiye taraftar oldukları vurgulanmaktadır. Sita Agarwal Genocide of Woman in Hinduism (Hindistan'da Kadın Soykırımı) isimli kitabında Hindu aşırı milliyetçi akımlarıyla kadınlara yapılan zulüm arasındaki bağlantıyı şu şekilde anlatmaktadır:
Günümüzde kadınların aşağı görülmesiyle Hindu milliyetçiliğinin yükselmesi arasında çok yakın bir ilişki vardır. Sangh Parivar üyesi fundamentalist organizasyonlar (BJP, RSS, VHP, Bajrang Dal vs.) Hindistan'ın farklı bölgelerinde Sati, drahoma, kız çocukların öldürülmesi gibi uygulamaları canlandırıyorlar. Bu nedenle de Hindu organizasyonlarının çalışmaları nedeniyle kadının toplum içindeki konumu çok büyük zarar gördü. Bazıları cinsiyetini öğrendikten sonra kız çocuklarını öldürüyorlar. Bazıları canlı canlı yakıyorlar, bazıları boğuyor ya da aç bırakarak öldürüyorlar. RSS ve VHP gibi partilerin üyeleri sati yöntemini açıkça destekliyorlar.59
49- http://www.dalitstan.org/books/gowh/gowh5.html. http://www.geocities.com/Athens/Ithaca/1335/Soc/w_ary.html

50- Sita Agarwal, Genocide of Women in Hinduism, Sudrastan Books, Jabalpur, 1999. Bu kitabın tüm metnini http://www.dalitstan.org/books/gowh/index.html adresindebulabilirsiniz.

51- Rig Veda X.18.7., Kane 199-200. http://www.dalitstan.org/books/gowh/gowh5.html

52- Daksa Smrti IV.18-19) (Sm.Samu s.30) (1200, s. 65) http://www.dalitstan.org/books/gowh/gowh5.html

53- Brahma Purana.80.75. http://www.dalitstan.org/books/gowh/gowh5.html

54- Kim Knott, Hinduizmin ABC'si, Kabalcı Yayınları, Eylül 2000, s. 107

55- Jean-Baptiste Tavernier, Travels in India, Atlantic Publishers, New Delhi, 1989, cilt II, s. 164-165. http://www.dalitstan.org/books/gowh/gowh5.html

56- Jean-Baptiste Tavernier, Travels in India, Atlantic Publishers, New Delhi, 1989, cilt II, s. 164-165. http://www.dalitstan.org/books/gowh/gowh5.html

57- "Suttee", Encyclopedia Britannica 2002, Expanded Edition DVD

58- Deccan Herald, "VHP Reviving 'Sati'", 8 Şubat 1999. http://ceras.alternatives.ca/15/altnews.htm

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder