13 Mart 2010 Cumartesi

Hinduların Sözde Kutsal Metinleri Batıl Efsanelerden İbarettir

Rabbimiz her topluma hidayete yöneltecek bir elçi göndermiştir. Elçiler tüm kainatı yoktan var eden ve herşeyin en doğrusunu bilen Rabbimiz'in sözüyle hükmederler. Rabbimiz Hz. Musa'ya Tevrat'ı, Hz. Davud'a Zebur'u (Mezmurlar), Hz. İsa'ya ise İncil'i vahyetmiştir. İslam dininin kaynağı ise Rabbimiz'in Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav)'e vahyettiği mübarek kitabı Kuran'dır. Kuran'da Tevrat, Zebur ve İncil'in Allah'ın vahyinden sonra insanlar tarafından tahrif edildiği bildirilmektedir. Kuran ise Peygamberimiz (sav)'e vahyedildiği hali ile bizlere ulaşmıştır. Rabbimiz bunu Kuran'da "Hiç şüphesiz, zikri (Kuran'ı) Biz indirdik Biz; onun koruyucuları da gerçekten Biziz" (Hicr Suresi, 9) ayetiyle haber vermektedir.



Mahabharata Destanı'nı temsil eden resimli bir illüstrasyon. Bu destanda iki kabile arasındaki iktidar mücadelesi sonucu ortaya çıkan büyük bir savaş anlatılır. Hindu halkının kesin bir gerçek gibi kabul ettiği, içinde akıl ve mantık dışı türlü saçmalıklar bulunan bu hayali hikayede, sözde ilahlar üstün güçlere sahipmiş gibi gösterilir. Hinduların en değer verdikleri putlarından biri olan Krishna da bu destandaki hayali bir kahramandır.
Kuran, insanların okuyup anlamaları, içinde yazılanları öğrenmeleri, tüm kainatı yoktan var eden Rabbimiz'i tanımaları, O'na nasıl kulluk edeceklerini bilip sakınmaları için gönderilmiştir. Rabbimiz türlü örnek ve kıssalarla ayetlerini çeşitli biçimlerde açıklamaktadır. Allah'ın "... Biz Kitap'ta hiçbir şeyi noksan bırakmadık..." (Enam Suresi, 38) ayetiyle de bildirdiği gibi Kuran eksiksizdir. Gerek dünya hayatı, gerekse ölümden sonraki hayat ile ilgili pek çok detay, Kuran'da en hikmetli şekilde açıklanmaktadır. Allah, "Andolsun, size (bütün durumlarınızı kapsayan) zikrinizin içinde bulunduğu bir Kitap indirdik. Yine de akıllanmayacak mısınız?" (Enbiya Suresi, 10) ayetiyle de bizlere bu gerçeği bildirmektedir. Kuran Allah'ın sözüdür ve insanlar için bir hidayet rehberidir. Dünya üzerindeki her insana hitap etmektedir, hükümleri indirildiği zamandan bu yana tüm devirleri kapsamaktadır.


Hinduizm ise hiçbir ilahi temeli olmayan, binlerce yıl önce birtakım insanlar tarafından üretilen, dolayısıyla onların batıl inançlarını, dar görüşlülüklerini, cehaletlerini yansıtan ve bu nedenle akıl ve mantıkla çelişen bir hurafeler dinidir. Hinduların sözde kutsal kitap olarak kabul ettikleri metinler çeşitli zamanlarda, Hindistan'ı işgal eden Aryanlar ve çeşitli Hindu liderler tarafından kaleme alınmış efsanelerden, hikayelerden, hezeyanlardan ibarettir. Ancak Hindular bu gerçeği kabul etmek istemez, başta Vedalar olmak üzere tüm Hindu metinlerini ilahi bir rehber olarak görürler. Bu kitaplardaki sapkın öğretileri, akıl ve mantıkla bağdaşmayan uydurma hikayeleri şaşmaz birer yol gösterici olarak görmekte direnirler. Bu yüzden tarif edilen kasvetli ve karanlık dünyayı en ideal hayat modeli olarak görürler.



Hindular inanışlarını genelde MÖ 1000 yıllarında yazılan Vedalara dayandırırlar. Vedalar Hinduizmin ilk yazılı kaynakları olarak kabul edilmektedir. Vedalar dört kitaba ayrılmıştır: Rig Veda, Yajur Veda, Sam Veda ve Atharva Veda. Bu kitaplarda efsaneler, manzum metinler, ilahiler, kurban sunma ritüellerinin anlatıldığı nesir bölümler, büyü, tılsım ile ilgili bölümler bulunmaktadır. İçlerinde birçok çelişki, saçmalık ve ahlaki sapkınlıklar barındırmalarına rağmen Hinduların temel öğreti kitapları olmuşlardır.
Tarih boyunca da birçok topluluk Allah'ın hak dini kendilerine tebliğ edildiği halde, sapkın batıl dinlerine, atalarından gördükleri geleneklere bağlı kalmakta ısrar etmişlerdir. Ayetlerde şu şekilde bildirilmektedir:


Onlara: "Allah'ın indirdiğine ve elçiye gelin" denildiğinde, "Atalarımızı üzerinde bulduğumuz şey bize yeter" derler. (Peki,) Ya ataları bir şey bilmiyor ve hidayete ermiyor idilerse? (Maide Suresi, 104)

Ne zaman onlara: "Allah'ın indirdiklerine uyun" denilse, onlar: "Hayır, biz, atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye (geleneğe) uyarız" derler. (Peki) Ya atalarının aklı bir şeye ermez ve doğru yolu da bulamamış idiyseler? (Bakara Suresi, 170)

Onlar: "Siz ikiniz, bizi atalarımızı üzerinde bulduğumuz (yol)dan çevirmek ve yeryüzünde büyüklük sizin olsun diye mi bize geldiniz? Biz, sizin ikinize inanacak değiliz" dediler. (Yunus Suresi, 78)


Hindistan'da Güneş'e tapınma hala devam etmektedir. Resimde hayali Güneş tanrısı Surya'ya garip hareketlerle ibadette bulunan bir Hintli kadın görülmektedir. Bu kadın saatlerce dizlerinin üstünde sürünerek Surya'ya saygısını göstermeye çalışır. Oysa Güneş'i de Ay'ı da yoktan yaratan alemlerin Rabbi olan Allah'tır.
Hinduizmi Allah'ın vahyine dayalı olmayan, çeşitli kişiler tarafından ortaya atılıp zaman içinde tek bir isim altında birleştirilen, daha sonra insan eliyle kutsallaştırılan yaşayış biçimleri olarak tanımlamak mümkündür. Ancak her batıl dinin de kendine göre bir kitabı, kurallarının ve uygulamalarının yazıldığı yazıtları vardır. Özellikle de mensuplarının sayısı arttıkça ve bu dinler daha geniş alanlara yayıldıkça yazılı metin ihtiyacı oluşmuş ve bunun üzerine asırlardır dilden dile aktarılan batıl inançları, garip tapınma ritüellerini ve efsaneleri kitap haline getirmişlerdir. Bu kitaplar birçok farklı kişi tarafından yazılmıştır. Bu nedenle de söz konusu kitaplarda bir sürü çelişkiler, saçmalıklar, akıl ve mantık dışı hikayeler, ahlaki ve psikolojik bozuklukları öven anlatımlar, cinsel sapkınlıkları teşvik eden bölümler yer almakta ve hurafelerle dolu kasvetli bir yaşam şekli telkin edilmektedir.


Çeşitli kollara ayrılan Hindu inanışları Vedalar, Upanişadlar, Puranalar ve Kutsal Brahmanalar isimli 4 kitaba dayanmaktadır. Hindular hayatlarını, ibadetlerini, inanışlarını, ritüellerini bu kitaplara dayandırırlar. "Kurban Bilimi" ismiyle tanımlanan ve kural ve seremonileri detaylı olarak açıklayan Brahmanalar, Vedalar üzerine yapılmış bir tefsirdir. Bu kitaplar içlerinde birçok çelişki, saçmalık ve ahlaki sapkınlık barındırmalarına rağmen Hinduların öğreti kitapları olmuşlardır.


Hindular tarafından kutsal kabul edilen bu metinler neredeyse tamamı çelişkiler ve saçmalıklar içeren yazılarla doludur. Bu nedenlerle Hinduların bu metinleri kendilerine bir rehber olarak görüp, her söyleneni harfi harfine yerine getirmeleri de çok büyük ve şaşırtıcı bir yanılgıdır. İçinde bulundukları bu batıl din dünya hayatında da bu kişilere çok büyük bir kayıp getirmektedir. Sözde ilahlarına günler hatta aylar süren ibadetleri, hayali ilahlara yakarmalarından ibaret olan ürkütücü törenleri, harcadıkları tüm bu emek hiçbir şeye yaramayacaktır. Rabbimiz'in şirk koşanların tüm yapıp ettiklerinin boşa çıkacağı hükmü gerçekleşecektir. (Enam Suresi, 88)
     

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder