11 Mart 2010 Perşembe

Atalara Tapınma

Konfüçyüs aile içindeki ilişkileri geleneksel Çin dinlerinden yola çıkarak yeni bir sisteme oturtmuştur. Ancak eski Çin dinlerinden kaynaklanan atalara saygı konusundaki batıl uygulamaları da bu sistemin içine dahil etmiş, törenler ve kurban ayinleri yeni kurulan sistemin önemli bir parçası haline gelmiştir.

Konfüçyüsçülükte ataların ruhlarına tapınma önemli bir yer tutar. Geçmişte olduğu gibi günümüzde de Çin'de evlerde atalara ait bir köşe bulunmaktadır. "Ecdad levhaları" adı verilen tabletler bu köşede saklanır. Levhalarda ölmüş ataların isimleri yazılır. Çinliler bu levhaların önünde kurban takdim eder, adaklarda bulunurlar, düğün merasimleri burada yapılır. Meyveler, şarap, pişirdikleri yemekler bu levhaların önüne konur. Ataların ruhlarının buralarda dinlendiklerine inanırlar. Bunun yanı sıra her yerel topluluğun ortak ataları için yılda iki kez ayinler düzenlerler. Danslar ve müziklerle atalarını mutlu etmeye çalışırlar. Bu saygı gösterilerinin nedeni ruhların ancak bu şekilde mutlu olacağına, huzur bulabileceklerine olan batıl inançlarıdır. Hiç kimse bu sunularda bulunmanın akıl ve mantıkla ne kadar çeliştiği üzerinde düşünmez. Kendileriyle iletişim kurduğuna inandıkları ruhların hiçbir güçleri olmadığını, insan hayatı üzerinde hiçbir etkileri olamayacağını akıllarına getirmezler. Gözleri kapalı bir şekilde, şuursuzca, ezbere bildikleri ritüelleri yerine getirirler. Bir kişinin rasyonel bir eğitim görmesi, bilimsel düşünceyle ilgilenmesi de aynı mantık dışı ritüelleri uygulamasını engellemez. Çünkü ataların ruhuna ibadet, tüm Çin halkı için yerine getirilmesi gereken kesin bir emir gibidir.


Bir "Atalara Tapınma" dini olan Konfüçyüsçülüğün günümüzdeki takipçileri, batıl dinlerinin kurucusunun doğum gününü çeşitli törenlerle kutlarlar.

Konfüçyüs de sözde onurlandırmak amacıyla adına ayinler düzenlenen ruhlardan biridir. Günümüzde Konfüçyüs için düzenlenen ayinler aynı şekilde devam etmektedir. Pekin İmparatorluk Üniversitesindeki bir tapınakta Konfüçyüs'ün tabletleri bulunmaktadır. Ve senede iki kez imparator bu tapınağa resmi bir heyet eşliğinde giderek yiyecekler sunmakta ve saygısını ifade eden konuşmalar yapmaktadır.142

Atalara tapınma derecesinde saygı ve sevgi gösterilerinde bulunma Çin dinlerinde putperest bir ritüel halini almıştır. Çin toplumu insanları sözde kutsallaştırıp, hayali bir ilah olarak kabul etme yönündeki inanışları atalarından miras almıştır ve aynı sapkınlığı asırlardır devam ettirmektedir. Doğru olup olmadığını düşünmeden yüzyıllardır bu anlamsız ritüeli uygulamaktadırlar. Allah ayetlerde geçmiş kavimlerin de atalarının sapkın uygulamalarını devam ettirdiklerini şu şekilde bildirmektedir:

Çünkü onlar, atalarını sapık kimseler olarak bulmuşlardı. Kendileri de onların izleri üzerinde koşturup-duruyorlardı. (Saffat Suresi, 69-70)

Konfüçyüs'ün yerleştirmek istediği ahlaki sistem yukarıda saydığımız batıl özelliklerinin yanı sıra Kuran ahlakıyla uyan birtakım öğütleri de içermektedir. Toplumdaki düzeni sağlamayı, insanlar arasındaki ilişkileri sevgi ve saygı temeline oturtmayı, sorumluluk bilincini oluşturmayı ve dürüst, çalışkan bireyler oluşturmayı hedefleyen Konfüçyüs, Çin toplumunda ahlaki anlamda bazı anlayışların oluşmasında önemli bir rol oynamıştır. Bunlardan bazıları şu şekildedir:
  • Aile ilişkilerine önem vermiştir. Çocuğun ebeveynlerine, ebeveynlerin de çocuklarına sevgi ve saygı ile yaklaşmasının önemi üzerinde durmuştur.
  • Her bireyin kendi sorumluluğunu eksiksizce yerine getirmesini öğütlemiş, sorumluluk bilincinin toplumun ilerlemesindeki rolüne dikkat çekmiştir. Her insanın görevini gerektiği gibi yapmasının toplumsal sorunların çok büyük bir bölümünü çözeceğini söylemiştir.
  • Konfüçyüs'ün iyilik kavramının merkezinde "yen", yani iyilikseverlik ya da insan sevgisi düşüncesi vardır. İnsanların birbirlerine iyilik yapmalarını, fedakarlıkta bulunmayı, sevgi dolu olmayı tavsiye etmiştir.
  • Sadakatin üzerinde durmuş, aile içinde, iş hayatında, devletle ilişkilerde ve arkadaşlıklarda sadık olmayı tavsiye etmiştir.
  • İnsan ilişkilerinde adaletle davranmayı, adaletsizliğe de adaletle karşılık vermeyi öğütlemiştir.
  • "Kişinin kendisine yapılmasını istemediği şeyi başkalarına da yapmaması" yönündeki tavsiyesi Konfüçyüsçülüğün temel özelliklerinden birini oluşturmuştur.
Bu olumlu özellikler Konfüçyüsçülüğün bir ahlak felsefesi olarak kabul edilmesinde önemli rol oynamıştır. Ancak belirttiğimiz gibi, sonsuz güç ve kudret sahibi olan Rabbimiz'e iman üzerine bina edilmemiş ve Allah korkusu üzerine kurulmamış bir felsefenin insanları kurtuluşa götürmesi mümkün değildir. İnsanlar ancak Allah'a samimiyetle iman edip teslim olduklarında hem dünya hayatında hem de ahiret hayatında gerçek mutluluğa ulaşabilirler.

142- "Confucianism", Catholic Encyclopedia, http://www.newadvent.org/cathen/04223b.htm

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder