Şamanizmin temelinde doğadaki nesnelerin ilah olarak kabul edilmesi hurafesi yatar. Bu inanç, Şamanları oldukça garip ibadetlere sürüklemiştir:
Şamanlar, "dağ ruhları" (tag-azi) ve "su ruhları" (shug-azi) olduğuna inanırlardı. Her kabilenin kendine ait bir dağı ve bu dağın bir ruhu olduğuna inanılır ve bu ruhun kabile üyelerini koruduğu düşünülürdü. Her üç yılda bir bu dağın üzerinde kurban ayinleri düzenlenirdi… Suların ruhu ise uzun kollu çıplak bir kadın olarak hayal ediliyordu… Bu kadın-ilahın rahat etmesi için nehir kenarlarına taşlardan ve kuru dallardan oturaklar yapılırdı. Kulübeye benzeyen bu yapıların içine su ilahını memnun etmek için değerli taşlar, halılar veya at tüyleri sunak olarak yerleştirilirdi. Özellikle bir nehri geçmeden önce (boğulmaktan koruması için) su ilahına bu gibi ayinler yapılırdı.134
![]() Şamanizm, akla ve mantığa tamamen aykırı bir hurafe olmasına rağmen nesilden nesile aktarılmış, her nesil bu inancı atalarından gelen bir gelenek olarak benimsemiştir. Asırlar öncesinin sapkın törenleri günümüzde de birebir aynı şekilde uygulanmaktadır. |
Şaman dininin bir başka saçma inancı, diğer pek çok putperest dinde de rastlanan "ateş kültü"dür. Ateşin de bir ruhu olduğuna, bu ruhu hoşnut etmek gerektiğine inanan Şamanlar, ateşe kurban veya hediye sunmak gibi geleneklere sahiptirler.
Lehtisalo adlı antropoloğun 20. yüzyılın ilk çeyreğinde yürüttüğü araştırmalara göre, Şamanlar ateşin canlı bir varlık olduğuna inanıyorlar, hatta onu metafizik güçleri olan yaşlı bir kadın olarak görüyorlardı. Ateşin alevleri bu kadının hareketleri olarak anlaşılıyordu. Eğer birisi ateşe kül atarsa veya üzerine tükürürse, ateşin öfkeleneceği ve sonra yangın çıkararak intikam alacağından korkuluyordu. Çocuklara, süt dişleri döküldüğünde bu dişleri ateşe atmaları ve "ateş büyükanne"den yeni dişler istemeleri tembihlenirdi. Ateşten aynı zamanda oldukça korkuluyor ve "eğer suçluysam ateş büyükanne beni cezalandırsın" anlamında yeminler ediliyordu.136
Sibirya'daki Şaman kavimlerden biri olan Tuvanlar, "ateş bayramı" dedikleri bir bayram düzenliyorlar ve bu ayinlerde Şamanlar ateşe kurbanlar sunarak onun hoşnutluğunu kazanmaya çalışıyorlardı. Ateşe genellikle bir kuzu veya buzağı sunulurdu. Ateşe ne kadar çok yağ sunarlar ve onu ne kadar çok beslerlerse, gelecek yıl ateş ruhunun kendilerine o kadar sağlık ve mutluluk vereceğine inanırlardı.137
Yakut soyundan gelen Şamanlar ise "Uat iccite" dedikleri ateş ruhunu iyice gözlerinde büyütmüşler ve onu aynı Mecusilikteki gibi bir "ateş tanrısı"na dönüştürmüşlerdi. Anatolij Ignatevia Gogolev Yakutların hayatını anlattığı kitabında bu konuyu şöyle anlatıyor:
Yakutlar ateşin tüm konuşmaları anladığını, kendisine yapılan duaları duyup cevaplandırdığını düşünürlerdi. Dolayısıyla ateşe karşı bir saygısızlık yapmak son derece tehlikeli addedilirdi. Ateş canlı bir ilah olarak kabul edildiği için, onu demir bir çubukla deşmek çok büyük bir saygısızlık sayılırdı. Ev kadınları ateşi tatmin etmeye büyük önem verirler, bunun için pişirdikleri her yiyecekten bir parçayı ateşe sunarlardı.138
134- N. A. Alekseev, The Early Forms of Religion of the Turkic-speaking Nations of Siberia, 1980, s. 72-73

135- S. M. Malinovskaya, Selkup Animistic Ideas, 1990

136- Lehtisalo, Ajurakszamojed Mitologia Vazlata, 1924, s. 103

137- Kenin-Lopsan, Magic of Tuvian Shamans. 1993, s. 31

138- A. Gogolev, The Mythic World of the Yakuts, 1994, s. 19

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder