13 Mart 2010 Cumartesi

İsrail'den Irkçı Hindulara Çok Yönlü Destek


Radikal Hintlilerin Müslümanlara karşı olan düşmanlık ve saldırganlıkları, onları İslam'a karşı olumsuz bir bakış açısıyla yaklaşan bazı güçlerle de işbirliğine yöneltmektedir. Bu güçlerin başında, kendilerini İslam'a ve Müslümanlara karşı global bir mücadele içinde gören birtakım İsrailli radikal siyonistler gelmektedir. Ancak bu konudaki yanlış anlaşmaları engellemek için, öncelikle bir konuya açıklık getirmek gerekmektedir. Bu bölümde bazı Yahudilerin, batıl birtakım geleneklerin veya radikal Siyonist ideolojinin etkisi altında kalarak, gerçekleştirdikleri faaliyetlere yer verilmektedir. Bu batıl görüşlerden etkilenen kişiler zaman zaman İsrail derin devleti içine de sızmakta, hatta kimi zaman İsrail'in iç ve dış politikasında yönlendirici rol üstlenebilmektedirler. Ancak Yahudilerin büyük çoğunluğu söz konusu faaliyetlerden, bu faaliyetlerin arka planlarından ve asıl hedeften haberdar olmadığı gibi, çok büyük bir çoğunluğu da bu uygulamalara karşı çıktıklarını sık sık ifade etmektedirler. Bu nedenle de yapılan eleştiriler Yahudi toplumun geneline yönelik bir eleştiri değil, sadece ırkçı siyonist ideolojinin etkisi altında kalarak Müslümanlara karşı faaliyetlerde bulunan birtakım fanatik kimselere yöneliktir. Eleştirilen husus, Kitabı Mukaddes'e birtakım yanlış anlamlar yükleyerek şiddeti ve acımasızlığı sözde makulleştirmeye çalışan batıl gelenekler ve bu geleneklere dayanarak, diğer insanları ikinci sınıf olarak gören, onları haksızlık ve zulme uğratmayı normal karşılayan fundamentalist dünya görüşüdür. Bu nedenle üzerinde durulması, deşifre edilmesi ve karşışında her türlü fikri tedbirin alınması gereken tehlike de radikalizmdir.

Samimi olarak iman eden Yahudiler ve Müslümanların birbirleriyle olan ilişkileriyse, hoşgörü, saygı ve merhamet çerçevesinde olmalıdır. Zira bu, Kuran-ı Kerim'de Allah'ın Müslümanlara bildirdiği bir ahlak ve tavırdır. Allah Kuran'da Yahudiler ve Hıristiyanları, Kitap Ehli olarak bildirmiş ve Müslümanların Kitap Ehli'ne karşı tutumlarının nasıl olması gerektiğini detaylı olarak açıklamıştır. Kitap Ehli, temeli Allah'ın vahyine dayanan ahlaki kıstaslara, haram ve helal kavramlarına sahiptir. Kuran ahlakına ve Peygamberimiz (sav)'in sünnetine göre Müslümanların, Yahudilerden ve Hıristiyanlardan iman edenlere sevgi, şefkat, hoşgörü ve saygıyla yaklaşmaları gerekir.

İsrail devleti içindeki radikal unsurlar ile Hindular arasındaki askeri ilişkiler, oldukça eski tarihlere uzanır. İsrail'in Hindistan'a verdiği destek ile ilgili haberler, dünya basınına ilk kez 1960'lı yılların sonunda yansımıştı.108 Buna göre İsrail, Hindistan'a büyük oranlarda silah yardımı yapıyordu. Bu yardımın en önemli kısmını, İsrail yapımı 120 mm.'lik son derece kullanışlı ve etkili havan topları oluşturuyordu. Ancak haberde de belirtildiği gibi, uzunca süredir devam eden bu tür askeri yardımlar son derece "gizli"ydi.

Soğuk Savaş dönemi boyunca Hindistan ve İsrail arasında özellikle istihbarat, savunma ve nükleer araştırma alanlarında yakın bir iş birliği devam etti. Hint ve İsrail askeri yetkilileri yıllardır karşılıklı ziyaret geleneğini sürdürdüler. Her iki ülke birbirinden askeri malzeme satın alıyordu. 1963'te Albay M. M. Sindhi, Hindistan'ın ihtiyaç duyduğu İsrail silahlarını tespit etmek üzere İsrail'e gitmiş ve 2 ay Hayfa'da kalmıştı. Bu ziyaret Hindistan'ın kuzeydoğu eyaletlerinin Çin tarafından işgal edilişinden hemen sonraydı. Hindistan-Çin savaşı sırasında ortaya çıkan İsrail casusluk skandalının anahtar ismi Rama Sawarup'un açıklamasına göre, 1963 yılında İsrail askeri istihbarat şefi Hindistan'a davet edilmişti. Bunun nedeni, kötü durumda olan Sovyet silahları konusunda İsrail'den yardım istenmesiydi.

1965 Hindistan-Pakistan savaşı sırasında ise İsrail askeri uzmanları, Askeri İstihbarat şefi başkanlığında Hindistan'ı ziyaret ederek, Pakistan'ın elinde bulunan Amerikan silahları konusunda Hintlilere bilgi verdiler. 1967 İsrail işgali sırasında da Hindistan taktik ve alınan sonuçları incelemek üzere İsrail'e askeri uzmanlarını gönderdi. İsrail 1971'de Bangladeş'in kurulmasıyla sonuçlanan Hindistan-Pakistan savaşı sırasında da Hindistan'a silah yardımı yaptı. Batı basınında yer alan haberlere göre merkezi Toronto'da bulunan İsrail şirketi Levy, "oto yedek parçaları" görüntüsü altında 1981'de Hindistan'a 3.000 ton tank parçası sağladı.


ArabicNews.com, 6 Haziran 1998
"İsrail ile Hindistan Arasındaki Nükleer iş birliği bölgede dikkat çekiyor" başlıklı haberde iki ülkenin arasında uzun süredir devam eden askeri ve güvenlik alanlarındaki ilişkiye yer veriliyor. Son yıllarda ise çeşitli ziyaretler ve anlaşmalarla bu ilişkinin daha da güçlendirildiği vurgulanıyor.
Hindistan ve İsrail arasındaki gizli ittifak, nükleer silahları da içeriyordu. İsrailli yazarlar Dan Raviv ve Yossi Melman'ın yazdıkları ve İsrail gizli servisi Mossad'ı konu edinen Every Spy a Prince (Her Casus Bir Prens) adlı kitapta iki ülkenin nükleer alandaki iş birliğine değiniliyordu. Victor Ostrovsky'nin bildirildiğine göre, Hindistan, 1984 yılında Pakistan'ın atom bombası yapmasından endişe ederek İsrail'den yardım istemişti. İsrail Hindistan'ın bu isteğine olumlu cevap vermiş ve iki ülke arasında gizli bir anlaşmaya varılmıştı. Bunun ardından 2 Hindistanlı nükleer fizikçi, nükleer bomba ve füze başlığı yapımında uzmanlaşmak için İsrail'e gitmişlerdi. İsrail, kendisinin 1981'de Irak'ın nükleer santral inşaatına yaptığı saldırının bir benzerini Pakistan'daki nükleer santrala yapması için, Hindistan'a teknik bilgi aktarmıştı.109

Uzun süre gizlilik içinde yürütülen bu ilişkiler, 1990'lı yıllarda iyice ortaya çıktı. Amerikan kökenli News India gazetesinin verdiği bir haberde, İsrail Gizli Servisi Mossad'ın uzunca bir süredir Hindistan gizli servisi RAW'ın elemanlarını eğittiği ortaya çıkarılmıştı. Mossad'ın Hintli meslektaşlarına verdiği eğitimin konusu ise "halk ayaklanmalarının bastırılması", yani Keşmir'in bağımsızlık mücadelesinin yok edilmesi yönündeydi. Habere göre, İsraillilerin eğitiminden geçmiş yüz kadar RAW ajanı, Keşmir'de faaliyet gösteriyordu.110

1993 yılında İsrail ve Hindistan arasında imzalanan bir protokolde, Hint ordusunun İsrailli askeri uzmanlar tarafından eğitilmesi kararlaştırılmış, özellikle de Keşmir'deki Hint birliklerinin İsrailli komando birliklerinin eğitiminden geçirilmesine karar verilmişti.111Keşmirli Müslüman milislerle yapılan bir röportajda ise söz konusu milisler, İsraillilerin Sirinagar Bölgesi'ne kurdukları 3 eğitim kampında Hint askerleri eğittiklerini haber vermişlerdi.112 Silah endüstrisi uzmanı Jane Hunter'ın yazdığı bir makalede ise "Amerikan kaynaklı çeşitli raporlara göre Hindistan-İsrail yakınlaşmasının anti-İslami bir tabanı olduğu" haber veriliyor ve ayrıca Hindistan Savunma Bakanı Pawar'ın, Hint ordusunun İsrail tarafından eğitileceğini bildiren açıklamasına dikkat çekiliyordu.113 İlişkilerin kazandığı ivme 1992 yılında Hindistan'ın İsrail Devleti'ni tanımasıyla çok güçlendi. Yitzhak Rabin ve Şimon Peres'in Hindistan hükümetine "Müslümanlarla olan mücadelesinde" sonuna kadar yardımcı olacağı sözü ise bu ilişkinin önemini ortaya koyuyordu. İki ülke arasındaki ilişki ekonomik, siyasi, askeri ve bilimsel alanda hızla gelişti.

108- New York Times'ın Kudüs muhabiri Terence Smith, 28 Ağustos 1968'de yayınlanan bir makalesinde İsrail-Hint bağlantısı açıklamıştı.
109- Indian Express, 8 Şubat 1986
110- Zaman, 17 Ekim 1992
111- Yörünge, 21 Mart 1993
112- Vakit, 4 Nisan 1994
113- Jane Hunter, Middle East International, 6 Mart 1992

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder