11 Mart 2010 Perşembe

Ölümsüzlük Arayışından Büyücülüğe


Çinliler çok eski tarihlerden beri falcılığı, astrolojiyi, telkin ile tedaviyi ve büyücülüğü uygulamışlardır. Ölümsüzlüğe erişmek için meditasyon, nefes alıştırmaları, ilaç kullanımı gibi birçok yöntem geliştirmiş, tüm bu uygulamaları da batıl bir din haline getirmişlerdir.

Bazı Taoist akımlar büyü, tanrıları davet, ölülere adakta bulunup ziyafetler verme, rüzgar ve yağmuru çağırma ve kötü ruhları kovalayıp hastalıkları iyileştirme gibi sihir işlerinde yoğunlaşmıştı. Zaten Çinliler ölümsüzlük arayışlarını tıbbi alandan ziyade büyücülük alanına kaydırmışlardı. Bunun dışında "ölümsüzlük tarikatı" adı verilen akımlar da bulunuyordu. Taoculuğun içinden çıkan bu akımın en önemli öncülerinden biri Chung Tao Ling (MS 34)'dir. Tao Ling batıl bir büyücülük yığını olan bugünkü yaygın Taoizmin kurucusu olarak kabul edilmektedir. Sapkın Tao efsanelerine göre Ling'in ruhlar ülkesinde kendisine görünen Lao Tse'den kılıç ve diğer aletleri teslim aldığı ve bunların sayesinde ruh dünyası üzerinde hakimiyet kurduğu söylenir. Bu gibi akımlar düşüncenin yoğunlaştırılması, nefes talim ve denetimi, vücudu uzatma, banyo, perhiz, ilaç kullanımı, masaj ve hatta havada sıçrama, bedeni şekli değiştirme ve görünmeme gibi usullerle ölümsüzlüğe ulaşılabileceğine inanıyorlardı. Pekin Üniversitesinden Tang Yie-Jie Confucianism, Buddism, Daoism, Christianity and Chinese Culture (Konfüçyüsçülük, Budizm, Taoizm, Hıristiyanlık ve Çin kültürü) isimli kitabında Çin kültüründeki ölümsüzlük anlayışını şu şekilde tarif eder:


Andolsun, sana ve senden öncekilere vahyolundu (ki): "Eğer şirk koşacak olursan, şüphesiz amellerin boşa çıkacak ve elbette sen, hüsrana uğrayanlardan olacaksın. (Zümer Suresi, 65)
Eyalet savaşlarının sonunda (MÖ 3. ve 2. yüzyıllar) belirli uygulamalarla yaşamlarını uzatıp ölmeyeceklerini iddia eden "ölümsüzler" adlı insanlar çıktı... İnsanlar nasıl ölmemeyi başaracaktı? Taoist dindeki ideal, insanlar için yaşamlarını uzatmak ve ölmemektir, bu vücutta yukarı uçmaktır yani ölümsüz olmaktır... Eğer ölürseniz herşey biter, bu yüzden hayatı uzatmayı araştırmak için ilk önce çürümeyen bir vücut elde etmelisiniz, böylece can ya da ruh dayanacağı bir yer bulmuş olur... Taoizm bu amacı başarmak için çeştli metodlara sahiptir. Bunların en temel olanı iki çeşittir: dış hap ve iç hap. Dış hap çeşitli mineralleri kullanmaktan oluşur, örneğin ilaçları birbirlerine uyumlu hale getirmek için civa. Çeşitli ilaçları alarak insanın vücudunu çürümekten kurtaracağını umarlar, böylece ruh kendi ortamında sonsuza kadar devam eder. Eğer ayağınıza bronz bir çamur koyar ve çok uzun süre ayağınızı suya sokarsanız çürümeyeceğinizi iddia ederler. Eğer altın hapı bulursanız bir kere yediniz mi bütün vücudunuz çürümeden sonsuza kadar yaşayabilir...145 Hemen hemen tüm dinler ölümden sonra insana ne olacağı hakkında araştırırlar. Ama Çin'deki Taoizm yalnızca "insan ölüden nasıl kaçınır" sorunuyla uğraşmayı seçer. Taozimin temel inancı "sonsuzda yaşamaktır" ve "vücudun eti için ölümsüz olmaktır"… Bu yüzden yaşam ve ölüm sorusuna bir çözüm bulmak, kurtuluşu ve ölümsüzlüğü araştırmak ve sonunda "sonsuzlukta yaşamak" durumuna erişmek Taoizmin özelliklerindendir. Taoizm vücuttaki ölümsüzlüğü savunur, yani ruhla bağlanmış olan vücut ölümsüzlüğü başarır. Bu şekilde insan acı gerçeği bırakabilir ve ölümsüzlük dünyasına girer.146

Oysa tüm bu batıl inanışlar çok büyük bir saçmalıktır. Daha önce de vurguladığımız gibi insanın dünya hayatında ölümsüzlüğü elde etmesi Allah'ın dilemesi dışında kesinlikle mümkün değildir. Rabbimiz her insanı belli bir ecel ile yaratmıştır ve her insan vakti geldiğinde mutlaka ölecektir. Hiçbir ilacın, hiçbir tedavinin, dietin ya da başka bir yöntemin bu vakti değiştirmesi, gerçekleşmesi kesin olan ölümü engellemesi mümkün değildir. Nitekim Allah ayetlerde şu şekilde bildirir:

Her nerede olursanız, ölüm sizi bulur; yüksekçe yerlerde tahkim edilmiş şatolarda olsanız bile. Onlara bir iyilik dokunsa: "Bu, Allah'tandır" derler; onlara bir kötülük dokunsa: "Bu sendendir" derler. De ki: "Tümü Allah'tandır." Fakat, ne oluyor ki bu topluluğa, hiçbir sözü anlamaya çalışmıyorlar? (Nisa Suresi, 78)
Evet, Biz onları ve atalarını yararlandırdık; öyle ki, ömür onlara (hiç bitmeyecekmiş gibi) uzun geldi. Fakat şimdi, Bizim gerçekten yere gelip onu etrafından eksiltmekte olduğumuzu görmüyorlar mı? Şu halde, üstün gelenler onlar mı? (E
145- Tang Yie-Jie, Confucianism, Buddism, Daoism, Christianity and Chinese Culture, Pekin Üniversitesi, 1991, s. 81-83
146- Tang Yie-Jie, Confucianism, Buddism, Daoism, Christianity and Chinese Culture, Pekin Üniversitesi, 1991, s. 167nbiya Suresi, 44)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder