11 Mart 2010 Perşembe

Batıl İnançlardan Oluşan Pagan Bir Din: New Age Hareketi


Uzak Doğu dinleri ile Batı kültürü arasındaki ilişki ilk zamanlarda sadece Teozofi Derneği üyeleri ve materyalist hayat görüşüne sahip küçük bir çevre ile kısıtlıydı. Ancak bu ateist hareket kısa sürede yeni bir batıl dine dönüştü. Bu din materyalist çevrelerce hak dinlerin dünya üzerindeki gelişen etkilerini engelleyebilmek amacıyla, "21. yüzyılın dini" olarak lanse edilen New Age'di.

New Age hareketi Allah'ın mutlak varlığını inkar eden, ilahi vahye dayanmayan, herhangi bir yazılı kitabı olmayan, merkezi bir organizasyona sahip olmayan, üyeleri ve başkanlığı bulunmayan, inançları ve uygulamaları kesin hatlarla belirlenemeyen kendine özgü bir harekettir. İsteyen, bu batıl dine istediği inancı ekleyebilir, istediğini de çıkarabilir. New Age öğretileri Hinduizm, Budizm, Taoizm, Şamanizm, Şintoizm, Gnostik gelenekler, Spiritualizm (Ruhçuluk-İspirtizma), Wicca (Büyücülük) gibi birçok farklı batıl inanışa dayanır. Alan Morrison, New Age'in kökenlerinin hangi noktalarda birleştiğini "Blavatsky teozofik öğretisinin özü, "hepsi üstün yaratıcı Allah'ı reddeden ve bireyin ilahlaşmasını sağlamak için çeşitli uygulamalara başvuran Hinduizm, Budizm, Zerdüştlük ve Gnostizm'in çeşitli öğretilerini biraraya getirmektir"157 sözleriyle ifade eder.


Transandantal Meditasyon adı verilen batıl geleneği 69'lu yıllarda Batı toplumunun hayatına sokan Maharishi Mahesh Yogi, dikkat çekmek ve ilgi toplamak isteyen insanlar için aldatıcı bir dünya vaat etmektedir.
Özellikle de son yıllarda ateist ve materyalist görüşe sahip çevreler New Age kültürünün propaganda çalışmalarına hız katmışlardır. Bunun için de kitle iletişim araçlarını çok yoğun olarak kullanmaktadırlar. Amaçları ise Batı toplumlarında çok büyük bir hız kazanan hak dinlere -özellikle de İslam dinine- yönelişin kendilerince önünü kesmek, batıl dinlerinin kabul görmesini sağlamaktır. Söz konusu çevreler bu inanışları doğrudan batıl bir öğreti olarak insanlara sunmamakta, daha ziyade süslü reklamlarla, üstü kapalı ifadelerle, bilinçaltına yönelik mesajlarla empoze etmeye çalışmaktadırlar. "Guru" adını verdikleri sahte ruhani liderlerle putperest inanışlarını ve sapkın felsefelerinin reklamını yapmakta, bu şekilde insanları kandırmayı hedeflemektedirler. Toplumun yakından tanıdığı kişiler de bu propaganda da önemli roller üstlenmektedirler. Örneğin bir dönemin popüler aktristlerinden Shirley MacLaine, yazdığı kitaplar ve yaptığı televizyon programları ile sapkın New Age inanışlarınının en yoğun propagandacılarından biridir.

Ateist ve materyalist çevrelerce çeşitli propaganda yöntemleriyle gündemde tutulmaya çalışılan New Age inanışları, insanları Allah inancından uzaklaştırma, din ahlakının getirdiği ahlaki güzellikleri terk etme ve Allah'ın vahyi yerine batıl işlere yöneltme hedefini taşımaktadır. Örneğin yoga, meditasyon, şifacılık, biyoenerji tedavileri, transandantal meditasyon gibi uygulamalar New Age inanışlarında çok büyük bir yer tutarlar. Astroloji, tarot kartları, falcılık, medyumluk bu kültürünün önemli bir bölümünü oluştururlar. Bunun yanısıra karma, reenkarnasyon, reiki, feng shui, astral beden, kristallerin insanlar üzerinde farklı güçleri olduğuna inanma, beyaz ve kara büyü, kehanet, muska tarzı nesnelerle kötü ruhların kovulabileceğine inanma, şeytan çıkarma, telepati ve telekinezi gibi uygulamalar sapkın New Age inanışlarından sadece bazılarıdır. Günümüzde ise bu terimler materyalist çevrelerce yapılan propaganda çalışmaları nedeniyle sıkça duyulur hale gelmişlerdir. Bu sapkın inanışlardan bazıları şu şekildedir.

** New Age Hareketinde büyü ve sihir çok büyük bir yer kaplamaktadır. Uzak Doğu dinlerinin tüm büyü ritüelleri, Şamanizm gibi büyü temelli batıl inanışları ve tarih boyunca süregelmiş her türlü okült inanış bu batıl dinle tekrar dünya gündemine getirilmiştir. Oysa, fal, büyü gibi inanışlar Allah'ın haram kıldığı çirkin ahlaksızlıklardır. Allah Maide Suresi'nde "Ey iman edenler, içki, kumar, dikili taşlar ve fal okları ancak şeytanın işlerinden olan pisliklerdir. Öyleyse, bun(lar)dan kaçının; umulur ki kurtuluşa erersiniz." (Maide Suresi, 90) şeklinde buyurmaktadır. Hz. Musa'nın büyücülerle karşılaşmasının anlatıldığı ayetlerde ise "büyücüler, kurtuluşa ermezler" (Yunus Suresi, 77) ve "büyücü ise nereye varsa kurtulamaz" (Taha Suresi, 69) şeklinde bildirilmektedir. Yani büyüyü bir kurtuluş, huzur, refah ya da başarı yolu olarak görenler çok büyük bir aldanış içindedirler. Çünkü Allah dilemedikçe hiçbir insanın bir diğeri için zarar ya da yarar dilemesi mümkün değildir. Allah Bakara Suresi'nde bu durumu şu şekilde haber verir:


İnsanlara iç huzurun, barışın ve mutluluğun yolu olarak sunulan meditasyon, gerçekte çok büyük bir aldatmacadır. Çünkü meditasyonun özü "boşluğa konsantre olmak"tır. Boşluğa yoğunlaşmak ise insanı dinlendirmez ya da huzur vermez. Tam aksine büyük bir sıkıntı oluşturur, kasvetli ve huzursuz bir ruh hali meydana getirir. Beyin insan vücudunun tüm fonksiyonlarını düzenleyen, çok etkili ve çok önemli bir organdır. Bu nedenle de insanın beynini boşaltması ve boşluğa yoğunlaşması gerçekte "beynini felç etmesi" anlamına gelir. Üstelik bu gibi uygulamalar insanın beyin fonksiyonlarının gerilemesiyle sonuçlanır. Bu, çok kapsamlı bir bilgisayarın tüm programlarının silinmesi, işlevlerinin ortadan kaldırılması gibidir.

Ancak tüm kainatı yoktan var eden, sonsuz adaletiyle iyileri ödüllendiren ve kötüleri cezalandıran mutlak bir yaratıcının varlığına inanan bir insan gerçek iç huzuru bulabilir. Nitekim Rabbimiz Ra'd Suresi'nin 28. ayetinde "... kalpler yalnızca Allah'ın zikriyle mutmain olur." şeklinde buyurmaktadır.


... Fakat onlardan erkekle karısının arasını açan şeyi öğreniyorlardı. Oysa onunla Allah'ın izni olmadıkça hiç kimseye zarar veremezlerdi. Buna rağmen kendilerine zarar verecek ve yarar sağlamayacak şeyi öğreniyorlardı. Andolsun onlar, bunu satın alanın, ahiretten hiçbir payı olmadığını bildiler; kendi nefislerini karşılığında sattıkları şey ne kötü; bir bilselerdi. (Bakara Suresi, 102)

  • Falcılık, tarot kartları, ruhlarla bağlantı kurarak gelecekten bilgi alma aldatmacası, medyumluk ve kehanette bulunma gibi batıl inanışlar New Age kültürünün önemli bir bölümünü oluştururlar. Zaten Guru ismini verdikleri kişiler de genelde ruhlarla bağlantı kurdukları, medyumluk yaptıkları, tarot kartları ile geleceği söyleyebilecekleri gibi yalanlara başvurarak insanları kandırmaya çalışan kimselerdir. Oysa gaybı da ve müşahade edilebileni de sadece Allah bilir. Neml Suresi'nde de bildirildiği gibi "... Göklerde ve yerde gaybı Allah'tan başka kimse bilmez... " (Neml Suresi, 65) Allah Cin Suresi'nde ise şu şekilde buyurur:
O, gaybı bilendir. Kendi gaybını (görülmez bilgi hazinesini) kimseye açık tutmaz (ona muttali kılmaz.) Ancak elçileri (peygamberleri) içinde razı olduğu (seçtikleri kimseler) başka. Çünkü O, bunun önüne ve arkasına izleyici (gözetleyici)ler dizer. (Cin Suresi, 26-27)

Ayetlerde de belirtildiği gibi Rabbimiz razı olduğu kullarına gayb bilgilerini vahyedebilir. Bunun dışında hiçbir insanın kendi çabası, çalışması, ruhlarla bağlantı kurmaya çalışması o kişiyi gaybe dair bir bilgiye ulaştırmaz. Oysa New Age gibi hareketlere kapılan bazı insanlar çevrelerinde dikkat çekebilmek, sivrilebilmek için medyumluk, kahinlik gibi özelliklere sahip oldukları yalanının arkasına saklanırlar. Bu yolla insanları kandırmayı, onlardan saygı ve ilgi görebilmeyi, maddi çıkar elde etmeyi umarlar.


New Age gibi hareketlere kapılan bazı insanlar çevrelerinde sivrilebilmek için medyumluk, kahinlik gibi özelliklere sahip oldukları yalanına başvururlar. Fal, tarot gibi aldatmacalar da insanları kandırmanın bir başka yoludur. Oysa hiçbir insanın kendi çabası ya da ruhlarla bağlantı kurmaya çalışması o kişiyi gaybe dair bir bilgiye ulaştırmaz. Allah gayb haberlerini ancak razı olduğu kullarına, dilediği takdirde verir.
İnsanların birkaç kağıt parçasına, taşlara, kristal kürelere bakarak geleceği söyleyebilmeleri, Allah'ın dilemesi dışında, mümkün değildir. Çünkü "Gaybın anahtarları O'nun Katında'dır, O'ndan başka hiç kimse gaybı bilmez. Karada ve denizde olanların tümünü O bilir, O, bilmeksizin bir yaprak dahi düşmez; yerin karanlıklarındaki bir tane, yaş ve kuru dışta olmamak üzere hepsi (ve herşey) apaçık bir kitaptadır." (Enam Suresi, 59)
  • Günümüzde New Age inanışları belli çevreler tarafından birer moda akımı haline getirilmeye çalışılmaktadır. Özellikle de kamuoyu tarafından tanınan kişiler kullanılarak bu sapkın uygulamaların benimsenmesi için süslü propaganda çalışmaları yapılmaktadır. Televizyon programlarında, gazete ve dergilerde insana hiçbir yarar sağlamayacak batıl öğretilerinin reklamı yapılmakta ve bu telkinin etkisinde kalan bazı insanlar ise özenti içinde ve ne yaptıklarını dahi bilmeden aynı şeyleri uygulamaya başlamaktadırlar. Son zamanlarda kamuoyunu kaplayan "Reiki" modası da aynı aldatmacanın bir ürünüdür. Toplum içinde dikkat çekmek, orijinal olup ilgi toplamak isteyen kişiler bu batıl öğretinin propagandasından etkilenmektedirler. Oysa reiki de diğer sapkın Uzak Doğu inanışları gibi büyük bir kandırmacadır.
Putperest bir toplum olan Japonlar, reikinin evrendeki birçok enerjiden biri olduğuna inanır ve reikiyi "evrensel yaşam ve şifa enerjisi" olarak kabul ederler. Bazı kişilerin reiki enerjisine sahip olduğunu, bununla insanlara sözde şifa verdiğini ve dilerlerse bu enerjiyi başkalarına verebildiklerini iddia ederler.158

Reiki enerjisine sahip olduğu yalanını ortaya atan kişi ellerini yukarıya açarak garip hareketler yapmaya başlar. Daha sonra bir başka kişiye -ya da hayvana- dokunarak ona enerji transferi yaptığını iddia eder. Oysa reikinin bir büyü dini olan Şamanizmdeki şeytan çıkarma ve şifa ritüellerinden hiçbir farkı yoktur. Şaman rahipleri de sahip olduğunu iddia ettikleri güçlerle insanlara şifa verdikleri yalanını ortaya atmakta, sapkınca büyü ve muska gibi batıl yollara başvurmaktadırlar. Akıl ve mantık sahibi hiçbir insanın inanmayacağı bu saçma inanışlar çok büyük birer sahtekarlıktan ibarettirler. Çünkü hiçbir insanın Allah'ın dilemesi dışında bir insana şifa vermesi mümkün değildir. Şifayı veren Allah'tır. Allah dilediği takdirde "Şafi" sıfatı ile, verdiği hastalığı ortadan kaldırır. Allah dilemedikçe tüm dünyanın doktorları, en gelişmiş teknolojik aygıtlar, keşfedilen en son ilaçlar ya da Uzak Doğu dinlerinin tüm batıl inanışları biraraya gelse yine de o kişinin hastalığının iyileşmesi imkansızdır. Kuran'da Hz. İbrahim'in samimi duası şu şekilde bildirilmektedir:

"Hastalandığım zaman bana şifa veren O'dur. (Şuara Suresi, 80)

Dolayısıyla reiki gibi batıl inanışlar ancak bir kandırmacadan, aldatmacadan ibarettir. İnsanın Allah'tan başka hiçbir dostu, yardımcısı, velisi yoktur. Allah'ın dışında hiçbir gücün insana bir zarar vermesi ya da bir yarar sağlaması mümkün değildir.

Putperest Çin İnanışlarından Gelen Yeni Bir Moda Akımı: Feng Shui
New Age inanışları içinde yer alan bir diğer batıl öğreti ise Feng Shui'dir. Sapkın Şaman inanışlarının bir uzantısı olan Feng Shui son zamanlarda belli çevrelerce propagandası yapılan batıl bir moda akımıdır. Bu öğreti, ilgili sitelerde "doğanın güçlerini ve enerjisini yönlendirme" olarak tarif edilir. İnsanlar çok yüksek miktarlarda para vererek gittikleri Feng Shui kurslarında Çinlilere ait batıl bir geleneği öğrenirler. Bu gelenek "insanın yaşadığı yerlerin dekorasyonunu olumsuz enerjileri ortadan kaldırıp, olumlu enerjileri artıracak şekilde yapması" olarak açıklanır. Bu eğitimin içinde nereye hangi muskanın asılacağı, hangi tılsım ve taşların sözde faydalı olacağı öğretilir. Örneğin kapıya asılan Pa-kua adı verilen bir aynanın kapı ve binayı koruduğu kabul edilir. Kapıya asılan bereket kurbağası adı verilen bir küçük heykelin maddi zenginlik vereceğine inanılır. Feng Shui inanışlarında daha bunun gibi birçok muska, tılsım gibi batıl inanışlar vardır bulunmaktadır.159 Oysa bu batıl inanışlar çok büyük birer aldatmacadır. İnsanı hiçbir taşın, muskanın ya da başka bir eşyanın Allah'ın dilemesi dışında koruyabilmesi mümkün değildir. İnsanın tek koruyucusu, velisi ve dostu alemlerin Rabbi olan, sonsuz güç ve kudret sahibi olan Allah'tır.

  • New Age inanışındaki batıl uygulamalar saymakla bitirilmeyecek kadar fazladır. Taşların ve minerallerin çeşitli güçlere sahip olduğunu düşünmek de bu yanılgılardandır. Bu batıl inanışın takipçileri kuvars kristalinin tedavi ve büyü alanlarında çok etkili olduğunu kabul ederler. Hematit taşının karar verme gücü verdiğine, elmasın bedeni temizleyerek negatif kuvvetleri yok ettiğine, mercanın nazara iyi geldiğine inanırlar. Bunun gibi daha pek çok taşa ve minerale bu gibi saçma güçler atfederler. Oysa bu inanışların hepsi saçma ve batıl inanışlardır. Herhangi bir taşın ya da bir nesnenin bir insanı koruması, ona güç vermesi, olumsuzlukları ortadan kaldırması kesinlikle mümkün değildir. İnsan ne kadar uğraşırsa uğraşsın, hangi yöntemlere sarılırsa sarılsın Allah'ın dilemesi dışında başına gelecek herhangi birşeyden korunamaz. İnsan için tek koruyucu Rahman olan Allah'tır. Kuran'da bu durum şöyle bildirilmiştir:

... O, önlerindekini ve arkalarındakini bilir. (Onlar ise) Dilediği kadarının dışında, O'nun ilminden hiçbir şeyi kavrayıp-kuşatamazlar. O'nun kürsüsü, bütün gökleri ve yeri kaplayıp-kuşatmıştır... (Bakara Suresi, 255)
De ki: "Sizi karanın ve denizin karanlıklarından kim kurtarmaktadır ki, siz (açıktan ve) gizliden gizliye ona yalvararak dua etmektesiniz: 'Andolsun, bizi bundan kurtarırsan, gerçekten şükredenlerden oluruz'. De ki: "Ondan ve her türlü sıkıntıdan sizi Allah kurtarmaktadır. Sonra siz yine şirk koşmaktasınız." (Enam Suresi, 63-64)

İnsan zorlukla karşılaştığında bunları ortadan kaldırmak için tabi ki önlemler almalıdır. Örneğin hastalanan bir insan doktora gidip, söylenen tedavi yöntemlerini eksiksizce uygulamalı, ilaçlarını almalıdır. Ancak önemli olan, alınan bu tedbirlerin tek başlarına bir güçleri olmadığını bilip, şifayı sadece Allah'tan beklemektir. Çünkü Allah'tan başka varlıkların, taştan ve tahtadan yapılmış putların, taşların ya da minerallerin insanı koruyabileceğini, bir zararı giderebileceğini ya da güç verip fayda sağlayabileceğini düşünmek Allah'a açıkça şirk koşmaktır. Şirk ise kitabın başından bu yana birçok kez açıkladığımız gibi çok büyük bir günahtır. Dünyada Allah'tan başka koruyucu, yardımcı ve veli bulamayacağını anlamazlıktan gelen, O'nun her türlü yardımına rağmen nankörlükte ısrar edenler ahirette çok büyük bir pişmanlık yaşayacaklardır. Allah bu kişilerin durumunu Kuran'da şöyle bildirmektedir:

De ki: "Sizin şirk koştuklarınızdan ilk kez yaratacak, sonra onu iade edecek olan var mı?" De ki: "Allah yaratmayı (ilkin) başlatır, sonra onu iade eder. Öyleyse nasıl çevriliyorsunuz?" De ki: "Sizin şirk koştuklarınızdan hakka ulaştırabilecek var mı?" De ki: "Hakka ulaştıracak Allah'tır. Öyleyse, hakka ulaştıran mı uyulmaya daha hak sahibidir, yoksa doğru yola ulaştırılmadıkça kendisi hidayete ulaşmayan mı? Ne oluyor size? Nasıl hükmediyorsunuz?" (Yunus Suresi, 34-35)

İnsanların yoga, meditasyon, reiki gibi yöntemlere başvurmalarının nedenlerinden biri de yaşadıkları hayatın karmaşasından, sıkıntılarından, stresinden uzaklaşabilmek, huzuru ve güveni bulmaktır. Nitekim bu gibi batıl uygulamaların reklamlarında da genelde "iç huzur, ruhsal denge, iç barış..." gibi kavramları kullanmaktadırlar. İnsanlar da, içinde yaşadıkları materyalist toplumdaki acımasız, sevgisiz, çatışmacı, rekabeti ve bencilliği teşvik eden hayattan uzaklaşmak için bu batıl inanışları bir kurtuluş yolu olarak görme yanılgısına düşmektedirler. Oysa bu batıl inanışların insanlara iç huzuru ve ruhsal dengeyi sağlaması mümkün değildir. Tam aksine Uzak Doğu dinleri insanları taş ve tahtadan yapılmış putlardan yardım bekleyen, büyü ve batıl ritüellerle sorunlarına çözüm bulabileceğini zanneden, akıllı ve mantıklı hareket etme yeteneklerini kaybetmiş kimseler haline getirmektedir. Uzak Doğu felsefelerinin etkin olduğu toplumlardaki dini (pagan) topluluklarda bu psikolojik tahribatı, umursuzluğu, hayatın gerçeklerinden uzaklaşmış şizofrenik ruh halini görmek mümkündür.

... Kim imanı tanımayıp küfre saparsa, elbette onun yaptığı boşa çıkmıştır. O ahirette hüsrana uğrayanlardandır. (Maide Suresi, 5)
Şu açık bir gerçektir ki, insanların dünya üzerinde gerçek huzur ve mutluluğu bulmalarının, her türlü kötülükten, acımasızlıktan, karamsarlıktan ve mutsuzluktan kurtulmalarının tek yolu, Yaratıcımız olan Allah'a teslim olmak ve O'nun razı olacağı gibi bir hayat sürmektir. Allah bu durumu ayetlerde şu şekilde bildirir:

... Kim Benim hidayetime uyarsa artık o şaşırıp sapmaz ve mutsuz olmaz. Kim de Benim zikrimden yüz çevirirse, artık onun için sıkıntılı bir geçim vardır..." (Taha Suresi, 123-124)

Yerlerin ve göklerin tek sahibi olan Rabbimiz, tüm insanların kurtuluş yolunun, bir hidayet rehberi olarak indirdiği Kuran'a sarılmak olduğunu bildirmiştir. Allah İbrahim Suresi'nde"...Bu bir kitaptır ki Rabbinin izniyle insanları karanlıklardan nura, O güçlü ve övgüye layık olanın yoluna çıkarman için sana indirdik." (İbrahim Suresi, 1) şeklinde buyurmaktadır.

Allah'ın varlığını inkar veya gözardı edip kendilerine batıl yollar edinenler hem dünyada hem de ahirette çok büyük bir kayba uğrayacaklardır. Hayatları boyunca kendilerine hiçbir fayda vermeyen, boş uğraşılar peşinde koşmalarının karşılığını mutlaka alacaklardır. Onlar kendilerini doğru yolda sanıp, dünya hayatındaki batıl uğraşılarının kendilerini kurtuluşa erdireceğini zannederken aslında çok büyük bir yanılgı içinde yaşadıklarını fark edeceklerdir. Allah böyle insanların durumunu bir Kuran ayetinde şu örnekle bizlere haber verir:
Allah'ın dışında başka veliler edinenlerin örneği, kendine ev edinen örümcek örneğine benzer. Gerçek şu ki, evlerin en dayanıksız olanı örümcek evidir; bir bilselerdi. (Ankebut Suresi, 41)

Ayette de belirtildiği gibi inkar yolunu seçenler kendi yollarının en doğru yol olduğunu zannederken aslında büyük bir aldanış içine girmişlerdir. Onların tüm yaptıkları boşa gidecek, hesap gününde güvendikleri, medet umdukları, kendilerini koruyacağını sandıkları tüm ortaklarının, muskalarının, büyülerinin kendilerine bir fayda vermeyeceğini göreceklerdir. Allah ayetlerde şöyle bildirmektedir:

Melekleri görecekleri gün, suçlu-günahkarlara bir müjde yoktur. Ve o gün (melekler onlara) derler ki: "(Size sevinçli haber) Yasaktır, yasak." Onların yaptıkları her işin önüne geçtik, böylece onu savurulmuş toz zerreleri kılıverdik. O gün, cennet halkının kalacakları yer daha hayırlı, dinlenecekleri yer çok daha güzeldir. (Furkan Suresi, 22-24)
De ki: "Davranış (ameller) bakımından en çok hüsrana uğrayacak olanları size haber vereyim mi? Onların, dünya hayatındaki bütün çabaları boşa gitmişken, kendilerini gerçekte güzel iş yapmakta sanıyorlar." İşte onlar, Rablerinin ayetlerini ve O'na kavuşmayı inkar edenlerdir. Artık onların yapıp-ettikleri boşa çıkmıştır, kıyamet gününde onlar için bir tartı tutmayacağız. (Kehf Suresi, 103-105
157- Alan Morrison, "From Old Gnosticism to New Age, A Historical Analysis of the Mystery of Iniquity from the 6th Century to the Present", www.diakrisis.org/OldtoNewGnosticism.htm
158- "Reiki: Enerjiyle İyileştirme Tekniği Nedir?", http://www.beyazyildiz.com/reiki/reiki.htm)
159- "DoğalTaşlar ve Mineraller, Taşların Dili", http://www.beyazyildiz.com/taslar/taslar.htm

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder