11 Mart 2010 Perşembe

Materyalist ve Pagan Bir Din : New Age


 Hinduizm, Şintoizm, Konfüçyüsçülük, Caynizm, Şamanizm, Taoizm gibi batıl Uzak Doğu dinlerinin putperest inanışları ve bu inanışların Asya ülkelerindeki köklü etkisi üzerinde durduk. Ancak bu etki sadece Asya kıtası ile sınırlı değildir. Zaman içinde Batılı toplumlarda da Uzak Doğu öğretileri taraftar toplamıştır. Bu etki bazı çevrelerin bilinçli propagandaları ile başlamış ve bu batıl dinler kısa sürede Batı kültürünün çok önemli bir parçası haline gelmiştir.

Uzak Doğu dinlerine olan ilginin birkaç önemli sebebi bulunmaktadır. Bunlardan birincisi mistik ayinlerin, ritüellerin, törenlerin insanlara gizemli özelliklere sahip olduğu izlenimi verecek şekilde lanse edilmesidir. Bu dinlerin mensuplarının yaşam şekilleri, giyinişleri, batıl itikatları, felsefeleri ve garip ayinleri Batılı toplumların yaşamları boyunca karşılaştıkları hayat şeklinden çok farklıdır. Bu farklılığın cazip bir üslupla sunulması bazı Batılılarda büyük bir merak ve ilgi oluşturmaktadır. İşte, bu batıl dinleri seçen ya da bazı öğretilerini uygulayan insanlar da genelde inandıkları ya da mantıklı buldukları için değil, yoğun bir şekilde telkin edilen sözde "gizemli" havadan etkilendikleri için bu kararı vermektedirler. Ancak Uzak Doğu dinlerinin Batılı toplumlarda yayılmasının ardında "ilgi çekme" heyecanının yanısıra çok daha köklü bir sebep bulunmaktadır: Bu dinlerin materyalist, putperest ve inkarcı düşünce yapıları.

Uzak Doğu Dinlerinin Batıl Öğretilerini İçine Alan Ateist Bir Din: New Age

Uzak Doğu dinlerinin Batı toplumlarına taşınması 19. yüzyılda başladı. Bu dönemde pek çok Avrupalı araştırmacı Uzak Doğu ülkelerini ziyaret etti, yazılan kitaplar, seyahat notları Uzak Doğu kültürünün daha yakından tanınmasını sağladı. Söz konusu dinlere ait yazılı metinlerin çevirilerinin yapılması ilgiyi daha da artırdı. Ancak dünyanın bu kültürle görsel anlamda tanışması 1960'lı yıllarda başladı.

60'lı yıllar Batı toplumları için bir dönüm noktasıydı. İki büyük dünya savaşının yıkıcı etkileri, Japonya'ya atılan atom bombaları, bunun ardından gelen Vietnam Savaşı, komünizme karşı başlatılan haklı mücadelenin bir paranoyaya dönüşmesi, birbiri ardına ortaya çıkan Watergate benzeri skandallar Amerikan gençliğinde kurulu düzene karşı büyük bir tepki oluşturmuştu. Avrupalı ülkelerde de durum farklı değildi. Hıristiyanlık dininin tüm kurumları da "kurulu düzenin" bir parçası olarak görülüyor, bu nedenle yönetime karşı oluşan tepki Kilise'ye saldırı olarak da ortaya çıkıyordu. Bu dönemde Batı gençliğinin önemli bir bölümü ve bazı Batılı entelektüeller asırlardır süregelen Hıristiyan inancını terk edip, yeni arayışlara girdiler. Bir kısmı ateist olmayı seçerken, bir bölümü de Uzak Doğu dinlerini benimsedi. Bu arayışın altında yukarıda da belirttiğimiz "aykırı olmak", "düzene karşı çıkarak dikkatleri üzerinde toplamak" gibi yanlış hevesler de yatıyordu.


Vietnam karşıtlarının eylemleri tüm ülkeye yayıldı ve kısa sürede "düzen karşıtlığına" dönüştü. Materyalist kültürün etkisi altındaki gençlerin hedefleri arasında Hıristiyanlık dini ve Kilise de bulunuyordu.
(alttaki resim) 68'lerin hippi kuşağı kıyafetleri, dansları ve şarkılarında kullandıkları müzik ritmleriyle Uzak Doğu kültürünü yansıtıyordu.

Bu yöneliş popüler kültürü belirleyen çevreler tarafından da -bilinçli ya da bilinçsiz olarak- yönlendiriliyordu. Bunların başında Beatles grubu geliyordu. Beatles üyelerinden George Harrison'un Hinduizmi benimsediğini açıklaması ile sayıları milyonlarla ölçülen Beatles hayranlarında Hinduizme yönelik bir özenti oluştu. Sadece eğlence sektörü değil, Batı toplumunun önde gelen birçok aydın, bilim adamı da Uzak Doğu kültürünü benimsediler ve gençler arasında yayılmasına destek oldular. Ancak bu kişilerin verdikleri desteğin ardında daha farklı bir neden yatıyordu: Uzak Doğu kültürünün materyalist Batı kültürü ile uyumu. Uzak Doğu dinlerini benimseyen, propagandasını yapan çevreler genelde materyalist kültüre sahip olan Batılılardır. Hıristiyan-Yahudi kültürüne bağlı olan çevreler ise putperest Uzak Doğu dinlerine karşı her zaman mesafeli olmuş, bu dinlerin batıl inanışlarını her fırsatta eleştirmişlerdir.


Beatles hayranlarında batıl Hindu kültürüne yönelik bir özenti oluşmasına neden olan George Harrison, Hintli müzisyen Ravi Shankar ile birlikte Hindu kıyafetleri içinde.

60'lı ve 70'li yılların hippi kültürü zaman içinde etkisini yitirdi ve kamuoyunun gündeminden kalktı. Ancak o dönemde Batı toplumunu saran Uzak Doğu furyası, toplum üzerindeki etkisini hiçbir zaman yitirmedi, gelişti, güçlendi. Bu kez yeni bir isimle ve daha organize bir şekilde insanların karşısına çıktı. Bu, Uzak Doğu dinlerinin tüm batıl inanışlarını biraraya getiren, Allah inancına sahip olmayan, insanı adeta ilahlaştıran (Allah'ı tenzih ederiz) sapkın bir akımdı: tüm ilahi dinlerin ortadan kalkıp, dünyanın "tek din"de birleşeceği bir dönemin yaklaştığı hayaline sarılan New Age Hareketi (Yeni Çağ Hareketi, New Age Movement-NAM. )

Hıristiyan araştırmacı Wilbur Bruinsma, "The New Age Movement and Entertainment" (New Age Hareketi ve Eğlence) başlıklı bir makalesinde 60'lı yıllardan günümüze gelen bu süreci çeşitli örneklerle anlatmaktadır. 1960'lı yılların tüm sisteme isyan eden gençlerinin barışı, marihuana ve LSD gibi uyuşturucularda aradıklarına, Hinduizme ve Zen Budizmine (D. T. Suzuki isimli Japon bir felsefeci tarafından kurulan, Budizm ile bazı Japon inanışlarını birleştiren bir akım. Zen kelimesi Çince meditasyon anlamına gelmekte ve bu gibi batıl uygulamalar Zen Budizminin temelini oluşturmaktadır.) kurtarıcı olarak sarıldıklarına dikkat çekmekte ve 50 yıldır gelişip büyüyen bu hareketin günümüzdeki etkisini şöyle tarif etmektedir:

1960'larda ve belki de 1970'lerde, tarihte daha önce hiç olmadığı kadar Doğu ve Batı mistisizminin sentezi yaşandı. Hinduizm, Zen Budizmi ve Çin Taoizmi Batı mistisizminin radikal esrarengizliğiyle karıştırılmıştı. Hümanizmin iyi aşılanmış ifadelerine bakılırsa, mistisizmin temel öğretileri ülkemizde, kültürümüzde ve hatta dünyada güçlü bir şekilde kök salmıştır. Bu New Age Hareketi'dir.148

Bruinsma'nın da ifade ettiği gibi New Age Hareketi 1960'lı yılların hippi kültürünün bir devamı niteliğindedir. Ancak bu hareketin asıl ortaya çıkışı çok daha eski dönemlere, 18. yüzyıla kadar uzanmaktadır. Önce Amerika'da ardından Avrupa'da kurulan ve batıl Uzak Doğu kültürünü Batılı insanların hayatına taşımayı hedefleyen teozofi ("Kutsal Akıl" anlamına gelen "teozofi" Yunanca bir kelimedir) dernekleri bu hareketin ilk çıkış noktasıdır.

148- Wilbur Bruinsma, "The New Age Movement and Entertainment", http://www.rsglh.org/new_age_movement.htm

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder